Nurcan hanım kapı komşumuzdu. Mahallemize evlendikleri vakit taşınmışlardı. Sonradan çok sevmiş olmalılar ki mahalleden bahçeli bir ev alıp esaslı yerleştiler. Taşındıktan bir yıl sonra Tanrı onlara nur topu gibi bir erkek evlat vermişti. Kocası Mehmet Bey inşaat işiyle uğraşıyordu. Kendi durumunda bir adamdı evle iş arasında gidip bir yaşamı vardı. Mehmet bey de Nurcan Hanım da çok iyi insanlardı. Bir güne bir gün kimse onlardan rahatsız olmamıştı. Öyle güzel bir yuvaları vardı ki herkes gıpta ile bakar, maşallah derdi. Kapı komşumuz bulunduğu amacıyla onlarla bir aile gibi olmuştuk. Gizlimiz saklımız yok derecesinde samimiydik. Arada sırada ben bazı durumlarda Nurcan Hanım birbirimize konuk olur, dertleşirdik. Yağmurlu bir kasım sabahıydı. Kapım ağır ağır çalınmıştı. Hayrolsun diyerek gidip açtığımda karşımda Nurcan hanımı çok kötü bir vaziyette gördüm. Hemen içeri alıp ne bulunduğunu sordum. Onu bu tür üzen, kahreden şeyi bir an evvelce öğrenmek istiyordum. İçeri atlattıktan sonra beş dakika bile geçmemişti ki Nurcan Hanım aniden ağlamaya başladı. Hemen sarılıp ona neden bu tür ağladığını sordum. Bir vakit hiç konuşmadan sessiz sedasız bekledik. Sonra Nurcan Hanım konuşmaya karar vermiş gibi boğazını temizledi. İçimden bir ses Nurcan hanımın başına çok kötü bir şeyin yaklaştığını söylüyordu. Onu cesaretlendirmek amacıyla hadi Nurcan Hanım dedim derdini paylaşmayan dermanını bulamaz dedim. Bunca yıllik komşuluğumuz vardı onun amacıyla elimden gelen her şeyi yapacaktım. Bunu dememle birlikte amacıylai bir kurt gibi kemiren şeyi bana açıklamıştı. Mehmet bey nicedir eve geç geliyormuş. Onun kendisini aldatmasından korkuyormuş. Bunu der demez yine ağlamaya başlamıştı. Ağlarken söylediği diğer şeyler beni dehşete sürüklemişti… Görsele dokunarak haberin devamını açınız…
Aradan bir ay gibi bir vakit geçmişti. Nurcan hanım bir sabah yine çıkageldi. Bu sefer ağlamıyordu ama yüzü yine asıktı. Hemen içeri buyur edip yuvalarının rahatını sordum. Şüphelendiği şeyin boş çıkması ümidiyle devamlı dua ediyordum içimden. Böyle güzel bir yuva dağılmamalıydı. Asık suratı giderek daha asılınca kuruntularının haklı çıktığını anladım. Yüzüme şimdi ben ne yaparım anlamında bakıyordu Nurcan Hanım. Ona teselli vermek istiyordum ama bunu nasıl yapacağımı bilemiyordum. Mehmet bey gibi bir insan nasıl olur da bu tür kötü bir işe başvurmuştu aklım almıyordu. Nurcan hanım ben sormadan detayları anlatmaya başlamıştı. O konuştukça ben dinledikçe gözlerimiz doluyor durmadan ağlaşıyorduk. Bana bir ay evvelce anlattığı gibiymiş her şey. Mehmet beyin iş yerine gelen bir kadına âşık olmasıyla başlamış bütün olanlar. Kadın öyle güzel ve alımlı değilmiş ama bir şekilde oluvermiş bu iş. Başlarda ilişkilerini saklı tutmuşlar ancak sonra Mehmet Bey boşanmayı düşünmeye başlayınca her şey meydana çıkmış. Nurcan hanımsa kocasının ceketinin cebinde bulduğu pırlanta yüzükten idrak etmiş aldatıldığını. Çünkü kocası ne o gece ne de diğer bir gece yüzüğü ona armağan etmemiş. Çaresizce başıma gelecekleri bekliyorum bundan sonra dedi Nurcan Hanım. Elimden bir şey gelmiyor, hiçbir çözüm yolu bulamıyorum diye de eklemişti. Nurcan hanım bunları anlatırken aklıma tek bir şey gelmişti benim. Nazar. İçimden bir ses bu mutlu yuvanın nazara yaklaştığını söylüyordu. Birden aklıma bir şey geldi. Belki onlara yardımcı olabilir yuvalarını dağılmaktan kurtarabilirdim. Nurcan hanıma her gün belli sayılarda Ayetel Kürsi okumasını söyledim. Böyle güzel bir dua samimi okunursa üstlerindeki kötülüklerin Allah’ın izniyle kalkacağını da belirttim. Birkaç gün sonra yolda karşılaştığımızda hastaneye gittiğini söylemişti ve yüzü gülüyordu. Ama bu hastane işi ne oluyordu acaba şimdi? Çok sonra bunu acı bir şekilde öğrenecektim. Bir sabah kapım süratli süratli çalındı. Gelen Nurcan hanımdı ve yüzünde güller açıyordu. Muradına ermiş gibi bir durumu vardı. İçeri buyur edip sordum. Bana Ayetel Kürsi’nin işe yaradığını yuvalarına eski huzurun yaklaştığını söyledi. Meraktan ölüyordum. Hemen detayları öğrenmek istedim. Ettiği duaların kabulüyle Mehmet Bey bir gün hatalarının farkına varmış. Nurcan hanımın ayaklarına kapanarak özürler dilemiş. Kendisini affetmesi amacıyla yalvarmış. Nasıl olduğunu bende anlayamadım demiş. Birden kapılıp gittim ve dönemedim. Üsbütünde kötü bir hal vardı sanki demiş. Acı çekmesine karşın evine dönemiyormuş. Nurcan hanım çocuklarının geleceği parçalanmasın diye kocasını affetmiş. Mehmet bey diğer kadını bir daha görmemiş gelince de kovmuş. Böylece yuvaları eski huzurlarına kavuşmuş. Her şey eski keyfini alıyormuş yavaş yavaş. Bana ona bu tür bir öğüt verdiğim amacıyla de çok teşekkür ediyordu. Durup durup sarılıyor mutluluk gözyaşları döküyordu. Nurcan hanımla kahvelerimizi içtikten sonra o kalkıp gitti. Bense ev işlerime dönüyordum ki kapım çalındı birden. Herhalde Nurcan Hanım bir şey demeyi unuttu diye düşünüyordum. Kapıyı açtığımda çok şaşırmıştım. Çünkü Mehmet Bey biraz ötede durmuş benim bir şey dememi bekliyordu. İçeri buyur ettimse de hatalı anlaşılır diye içeriye girmedi. Diyeceklerimi kapı önünde de söyleyebilirim hiç zAhmet etmeyin diyerek teşekkür etti. Başlarından geride bıraktığımız hadiseleri bildiğim amacıyla utangaç utangaç bakıyordu bana. Sonra konuşmaya başladı birden. Nurcan hanım bir aydır bir yerlere gidip geliyormuş acaba bilgim var mı diye sormak istemiş. Bilgim yoktu bu konuda. Nurcan hanım nereye gidiyordu acaba? İçime bir kurt düşmüştü. Yarın sabah ilk iş Nurcan hanımlara gitmeye karar verdim.